Enterik sinir sistemi (ENS) “ikinci beyin ” veya “bağırsak beyin”olarak bilinir. Çünkü beyin ve omurilik, merkezi sinir sisteminden (CNS) bağımsız olarak çalışabilir.”

Enterik Sinir Sistemi (ENS), otonom sinir sisteminin ana bölümlerinden biridir ve gastrointestinal (sindirim sistemi ile ilgili) sistemi kontrol eden ağ benzeri nöronlardan oluşur.Beynin haricinde, insan vücudunda bulunan en büyük nöron topluluğuna sahiptir ve hattâ Merkezi Sinir Sistemi’den (CNS) önce evrimleşmiş olabileceğini gösteren kanıtlardan dolayı “ilk beyin” olarak da adlandırılmaktadır.

İkinci beynin geniş ve daha kapsamlı uygulamalarına yönelik son araştırmalar, bağırsak nöromüsküler fonksiyonunda anormalliklerin ve karmaşık beyin-bağırsak etkileşimlerini çalışan, “Nörogastroenteroloji Alanı” diye yeni bir alan tanıtırlar. Bu alanda keşfedilecek çok şey olmasına rağmen, bilim insanları şu anda Enterik Sinir Sisteminin (ENS), vücuttaki serotoninin % 95’i gibi, insan vücudunun bir çok nörotransmitterinden sorumlu olduğunu bilmekte.

Son zamanlarda yapılan çalışmalar, ayrıca, beyin hasarı ve bağırsak hasarı arasında olağandışı, özel bir bağlantıya işaret etmektedir. Beyin ve bağırsak arasındaki beyin travması sonrası sistemik enfeksiyonların artan oranlarını açıklamaya ve yeni tedavi yaklaşımlarına olanak tanıyacak, beyin-bağırsak arasında güçlü iki yönlü bir etkileşim olduğunu göstermektedir.

İnsan vücudundaki ikinci beyninin etkilerinin kapsamı hakkında daha fazla bilgi verildiğinde, “gut feeling/bağırsak hissi-içgüdüsel duygu” ifadesi tamamen yeni bir anlam ka

Size kilo aldıran gıdalardan kolayca uzaklaşabilmenizi sağlıyoruz... Hamur işleri, makarna-pilav, tatlılar, şeker ve diğerleri... QUiTT seansları ile yapılan işlemi, sigara bırakmak için kullandığımıza benzer bir bağımlılık terapisinin, karbonhidratlar üzerinden uygulanması olarak da düşünebilirsiniz. Bu terapiyi, karbonhidrat grubu gıdalar üzerinden yaptığımızda iştah azalır, kişi kolayca doymaya başlar. Kişinin yedikleri, çok da büyük çaba sarf etmeden, otomatikman azalır. Terapinin bir başka etkisi ise, metabolizmanın hızlanması ve kilo verme hızının artmasıdır.

Hamur işleri: Rezonans terapisini unlu gıdalar üzerinden kullandığımızda hem iştah azalıyor hem de birçok sağlık probleminde düzelme olduğunu görüyoruz. Hamurun (buğday unu) içindeki gluten bağımlılık yapıyor hem de birbirinden bağımsız birçok sağlık probleminin ortaya çıkmasında rol oynuyor. Bu yüzden de unlu gıdalar üzerinden yapılan terapiler, halsizlikten psikolojik problemlere, migren ve geçmeyen baş ağrılarından kronik bağırsak problemlerine, eklem ağrılarına ya da romatizmal hallere kadar, birçok sağlık probleminde belirgin düzelme yaratabiliyor. QUiTT seanslarının, kişilerin hem hamur işlerine düşkünlüğünü ve iştahını azalttığını hem de gluten intoleransının yarattığı problemlerin çözümünü sağlayarak metabolizmaya destek verdiğini söyleyebiliriz.

Şekerli gıdalar-tatlılar ya da çikolata: Şekerli gıdalar, sigara ya da diğer uyuşturuculara çok benzer bir şekilde bağımlılık yaratıyor. Bu "düşkün olma", "çok yeme", "çok sevme" hali, bir ya da iki seanslık bu terapiler ile gideriliyor. Şekerin kendisinin metabolizmayı bozduğunu, insülin dengesini değiştirdiğini ve insülin dengesizliğinin, vücudun enerjiyi depolama eğilimini artırdığını biliyoruz. Hamur işleri ve şeker içeren gıdalar üzerinden yapılan terapi, bu gıdaların alımını "otomatik" olarak azaltmaktadır. Bu tedaviyi alan kişilerin, eskiden yaşadıkları şeker düşmelerini artık yaşamıyor olduğu gerçeği, Rezonans terapilerinin yarattığı enerjetik dengelemenin sonuçlarından sadece birisidir. Terapilerin, bu özelliğiyle şeker hastaları için de kullanılabildiğini hatırlatmak istiyoruz.

Mayalar ve candida: İştah problemine, bağırsakta aşırı üreyen maya ve mantarların sebep olabildiğini ve bu mantarlaşmanın, öncelikle alerjiler ve birçok sağlık probleminde rol oynadığını biliyoruz. Terapilerde karbonhidrat ağırlıklı gıdalar yanında candida ve mayalar üzerinden de frekans silmesi yapıyoruz.

Kola ya da kahve: Kola tüketen biriyseniz, seans sırasında cihazın içerisine kola örneğini de ekleyebiliyoruz. Eğer çok fazla kahve tüketiyorsanız, terapiler kahve üzerinden de yapılabiliyor ve bu, kahve alımının otomatik olarak azalmasını sağlıyor.

İnek sütü ürünleri: Bu ürünler, gluten içeren gıdalarla birlikte ikinci büyük intolerans grubudur. Sebebi ise; herkesin, çocukluk çağından itibaren (hatta nesiller boyunca) her gün inek sütü içeren gıdalardan herhangi birisini kullanıyor olmasıdır. Aynı gluten gibi; birçok hastalığın zemininde olan gizli sebeptir. Bu terapiler, inek sütü içeren gıdalar üzerinden kullanıldığında (glutene benzer şekilde) birçok sağlık probleminde düzelme olabilmektedir.

Diğer gıdalar: Kişinin fazla kullandığı ve fazla düşkün olduğu her türlü "problemli" gıda için QUiTT kullanılabiliyor. Örneğin; çok tuz tüketiyor ve azaltmak istiyorsanız, yapılan seansta diğer gıdalarla birlikte tuz da kullanılıyor ve kişilerin tuza "düşkün olma" hali giderilebiliyor.

Terapiler sonrası ne hissedeceğim?

İştah üzerindeki etkileri... İlk seansın hemen ardından, yediklerinizin, çok çaba harcamadan azaldığını ve yapılan iki seansın, iştahınızı ve yeme ihtiyacınızı belirgin olarak azalttığını fark edeceksiniz. Yedikleriniz "otomatik" olarak azalacak. Ancak, asıl etki, ikinci seansın ardındaki günlerde ve sonrasındaki haftalarda ortaya çıkacak. Terapiler sonrasında artık ekmek, makarna, hamur işleri, tatlı ya da çikolata gibi karbonhidratları aramadığınızı fark edeceksiniz. Bu gıdaları yediğinizde de az miktarının yeterli geldiğini ve kendinizi hiç zorlanmadan durdurabildiğinizi fark edeceksiniz. Bu bahsedilenler, otomatik olarak gerçekleşecek. Yani bir diyet yapıyor hissi olmadan, yediklerinizin kendi kendisine azaldığına şahit olacaksınız.

Metabolizma üzerindeki etkileri... Bu konuda bilimsel bir çalışma olmasa da bu terapilerin, metabolizma hızını artırdığını, yani kilo verme hızını artırdığını her gün gözlemliyoruz. Bir başka gözlemimiz ise; bu terapiler sonrasında özellikle göbek-bel çevresindeki yağlanmanın azaldığı. Yani hem iştah kapanıyor hem de kişinin kilo vermesi kolaylaşıyor. Bir yandan da ödemin azaldığını ve vücudun şekle girmesinin hızlandığını görüyoruz.

Diğer etkileri... Bu terapileri alan hastalarımızın, ilk seanslardan bir iki hafta sonrasında, birbiriyle bağlantısız gibi görülen birçok sağlık problemlerinin azaldığına ya da ortadan kalktığına şahit oluyoruz. Şeker düşmelerinin azalması, migren ataklarının azalması, varsa menapoz şikâyetlerinin azalması ve uykuların düzelme eğilimine girmesi, sabah yorgunluklarının azalması; bu terapilerin sık karşılaştığımız diğer etkilerinden. Terapilerin ikinci haftasından itibaren kendinizi hafiflemiş hissettiğinizi, uykularınızın düzeldiğini, vücut ağrılarınızın azaldığını ve duygusal olarak sakinleştiğinizi göreceksiniz.

Rezonans terapileri iştahı arttırmak ve kilo alımını sağlamak için de kullanılabiliyor

Geleceğin Tıbbına Hoş Geldiniz...